bilmek
| |||||
bilmek Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak: "Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu."- A. Ağaoğlu. (-i) Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak: "Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz."- B. Felek. Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek. Tanımak, hatırlamak: "Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?"- H. R. Gürpınar. Sanmak, varsaymak, farz etmek: "Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir."- R. H. Karay. (-i) Sorumlu tutmak: "Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim."- . İnanmak: "Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku"- N. Cumalı. (-i) İşine gelmek, uygun bulmak: "Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?"- . -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur: "Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek."- . (-i) Saymak: "Teşekkürü borç bilirim."- . "bilmek" nasıl hecelerine ayrılır bil-mek İlgili Kelimelerbilmevakıf olmak | |||||
Bilgi yarışması | Oyun | Firma bilgisi | Hastalık sitesi | Link sitesi | Rüya tabirleri Ücretsiz program | Şifalı bitkiler | Tıp sözlüğü | Türkçe sözlük | Yemek tarifleri | | |||||
Kullanıcıların yorum ekleyebildikleri, kelime arayabildikleri geniş kapsamlı, |